Deutsch | English
Sabahattin Şen
İmceler, sözcükler, tümceler ve kavramlar yerini bulmadıkça ne söylemlerin bir değeri olur ne de anlatılmak istenenlerin anlamı.
Karşımıza neyin ne olduğu belli olmayan bir karmaşıklıklar yumağı çıkar. Kimseye yararı olmayan yığılmaları kullanmakla nitelikli bir yere de varılamaz. Boşuna zaman ve güç yitimiyle oyalanmaktan başka bir sonuca ulaşılamaz. Hele söz konusu olan sanatsa insanın bozulma boyutu korkunçlaşır. İnsanlaşmanın evrimine kuşaklar boyu sürecek kötü bir kalıtım bırakılmış olur.
Türkiye sanat kavramı konusunda böyle bir bunalımın tam ortasında bir yer edinmiş. Orada kökleşmeye çalışırcasına anlaşılmaz bir vurdumduymazlığın içinde. Sanatın ve sanatçının kim olduğunun anlaşılmaması için, bilinmez bir kargaşa ortamı yaratıldı. Kim olduğu, ne olduğu bilinmeyenler sanatçı diye her yerde boy göstererek kitle iletişim araçlarını ablukaya almışlar. Gerçek sanat ve sanatçılar bir yana itilmiş; sanat ve sanatçısı yok olan bir ülke görünümü kazandırılmıştır.
En belirgin örneği, her dakika karşı karşıya kaldığımız şarkıcılar, türkücüler ve popçular oluşturuyor. Sunumlarda bunlar sanatçı diye tanıtılıyor. Söyleşilerde de bu kişiler kendi ağızlarından da kendilerinin sanatçı olduğunu öne sürüyorlar. Açıkça bayağılık, yozluk, kendini bilmezlik dediğimiz bir kokuşmuşluk akıtılıyor beyinlere. Sanat nerede başlar, nerede yol alır; nerde biter kimlerle yola çıkmaz diye ne soran var ne de sorulmasını isteyen. Açıkçası, bu durum bilinçli olarak yaratıldı. Bir bakıma sanatın adı kullanılarak hem insanlarımız aldatılıyor hem de bunun üzerinden çok kolay para kazanılıyor. Nitelikten uzak, kafa yormayı gerektirmeyen, sanatsal yaratıcılıkla yakından ve uzaktan ilgisi olmayan sığ ve yavan sunumlar çok düşünmeyi ve duyarlığı gerektirmiyor. Özellikle duygu sömürüsüne dayanan ilkellikler insanın eğitimsiz çiğliğiyle örtüşünce daha kolay alıcı buluyor. İnsan gelişimine dayalı, insanın gerçek duyarlılığının niteliğini arayıp bulmak hem zor hem de çok uzun yılları gerektiren çabayı öngörür. En zoru da bu. Hem nitelikli yapıtlar için alnınızın damarını çatlatacaksınız hem de insanı buna göre yetiştireceksiniz. Böylesi didinmeyi ve yorgunluğu göze almak yerine kısa yoldan köşeyi dönme ilkelliği egemen oluyor. Ardından da yapılanlar “sanat ve sanatçı” adıyla sunuluyor. Bu bir dolandırıcılıktır. Kitleleri yanlış yönlendirerek onları bilinçli bir biçimde sömürmekten başka bir şey değil. En azından yapılanlar için sanat ve sanatçılığı ağızlarına almasalar demek gerek. Bu denli de dürüst olunmasının onlar açısından yitirilecek hiç bir şeyi olmaz. İnsanlar onları yine izler ve eğlendiğini sanır.
Şöyle bir gerekçeye dayanıyor sözlerim:
Gelişmiş ülkelerde sanatla eğlence birbirinden ayrılır. Eğlenceye dayalı gösteri ve izlencelerde kimse sanatın adını ağzına almaz, yapanlara da sanatçı demezler. Yapılan bu ayırım sonucunda onların getiri açısından yitiği de olmaz. Çünkü bizim gibi sanatla ilişkisi olmayana sanat demiyorlar. Saygınlıklarını koruyarak gülünç duruma düşmüyorlar. Her ezgilem(müzik) türünün bir adı, bir yeri var. İnsanları eğlendirmek ayrı bir alan. Eğlenmek isteyen kendini buraya yönlendirir. Sanatsal bir alan ilgisini çekiyorsa orada da adam gibi sanatı bulur. Sapla saman karıştırılmaz. Ne sanat bundan zarar görür ne de eğlence kesimi(sektör). İnsana ve yaşadığı topluma saygısı olanlar nitelikten yana olmak zorundadırlar. Batının başarısı burada yatıyor. Kendine bir damlacık saygısı olanlar da sanat yapmadan kendini sanatçı diye nitelememelidir. Niteliyorsa nedeni ne olursa olsun, bu zavallılığın altından kalkamaz. En büyük sancımız da ne yazık ki bu. Eğlence kesimindeki şarkıcılar, türkücüler, popçular kendilerinin sanatçı diye tanımlanmasını istiyorlar; tanımlatıyorlar; yeterli görmezlerse kendi ağızlarıyla da kendilerinin sanatçı olduğunu vurguluyor. Televizyonlarda bol bol boy gösteriyorlar. Süreklilik kazandırmak için ellerinden ne geliyorsa yapmaktan kaçınmıyorlar. Beyinlerimizi kirlettikçe kirletiyorlar. Çok para kazanmanın bir türü olsa gerek demek isterdim ama; demenin de ötesinde korkunç bir görünümler içindeyiz. Bir anlamda kendi kendilerini aşağılıyorlar.
İşin kolayını bulanlar kendilerini sanatçı diye adlandırarak insanımızla alay ediyorlar